2 Ocak 2008 Çarşamba

Gürel, Peyami

Peyami Gürel sanat ifadesi soyuttur. Resimlerde sık sık yinelenen dairemsi form varoluşun ve kainatların döngüsel yapısını ve arzı temsil eden dünyevi küreyi simgeler. Ebedi varoluşun sonsuzca süren dönüşü. Öte yandan soyut sanat içsel dünyaların ve oluşmakta olan varlığın şekilsizliği, şekil ötesinin formlarıyla yol alır. Bu formlar her birey ve algılayana göre değişmekte ve yeniden algı boyutunda biçim almaktadırlar. Görünmeyen alemlerin formları ve elemanlarıdırlar ve dış dünyadan bağımsızdırlar. Mikro kozmos ile makro kozmos’un aynılığını açıklarlar bize. Aynılığın keşfi, bir duyu bulgusu ya da biçimi, iç yolculuktaki yeni frekanslar, titreşimlerin dışlaşması ve estetik dilde aykırı bir kalıntıdır soyut ifade. Her ne kadar formsuz gibi gözükse de soyut ifadenin de temel formları bulunmaktadır ve bunlar artık evrenselleşmişlerdir. Soyut sanat bir öz sorunudur ve resimde stilize olan dışlandıktan sonra büyük öz devreye girer. Soyut ifade madde dünyasındaki kalıpların çözülmesi ve çağrışım uyandıran bir forma dönüşmesi, temanın ortadan kalkmasıyla birbiriyle bağlantısı olmayan resimsel nesnelerin bir oyunu olarak da tarif edilebilir. Soyut resim fenomeni bağımsız bir formun iç dünyadan sürüp gelmesi ve tuval üzerinde açığa çıkmasıdır. Bununla birlikte soyut resimdeki form nesnesinin kendini maskeleyen bir tür konudan başka bir şey olmadığı çok açıktır. Soyut resmin konusu görünmeyen dünya dışı dinamiklerin sürnaturel, dış alemler ve iç alemlerin dinamiklerini barındıran makro kozmos ve mikro kozmos aynılığı yasalarına dayanır. Ruhsal ve tinsel süreçlerin, algı boyutlarının titreşim ve fizik ötesi frekansların ve hallerin kısaca içimizdeki ve dışımızdaki sonsuzun betimlenmesidir. Öte yandan soyut resim ne kadar spontane formsuz gibi gözükse de sanatçının kullandığı fırça uçlarından dökülmüş ve dağılmış düşünce ve hayaller olarak Güzel’in tuvalde yoğunlaşıp ifadelenmesidir. Ve hacimlerini kendi içlerinde taşıyan resmin bütünlüğünü de kurarlar. Soyuttaki bağımsız form iç dünyanın yüksek matematiğine dayanır. Bu nedenle soyut resim sezilebilir bir dünyayı betimler. Algı boyutundaki nesneler cansız görülen dünyanın canlı elemanları olurlar ve resmin konusunu oluştururlar. Bu yeni tasarılar yeni fantaziler olarak vardırlar ve betimdeki mekanlar olmayacak şeyler vadisinin düzeni içinde seyrederler. Algı boyutlarının açılımları, ruhsal dünyanın titreşimleri, trans halindeyken beliren nesneler dış uzay ve üst uzay betimleri gerçekte katlana katlana gelen varlığın modalitesidir.
IV
Peyami Gürel resim dilinde varolan bir yaratıcıdır. Resim diline geleneğimizdeki sanatsal ifadeleri taşıma yürekliliğiyle hareket eden ve orada yeni bir senteze ulaşmak için nesnelerin karmasından sıyrılıp ultra biçime varmaya çalışan bir sanatçıdır. Bu açıdan doğaya değil de Exemplum’a göre çalışan ortaçağ sanatçılarını andırır. Ortaçağda sanatçılar önce gelenekle ondan sonra gerçekle ilişki kurarlardı. Peyami Gürel de geleneksel sanatımızın mirasçısı olarak bu sanatın tikel yanları yerine tipik yanları ya da plastik değerleri üzerinde durmaktadır. Sanatçının tuvallerinde ışık bile açık seçik plastik haçimlerin analiz ve sentezine hizmet eder. Geleneksel sanata hayat vermeye çalışırken öte yandan onu aşmaya çalışır.Peyami Gürel estetiğinin en temel yönlerinden biri hat ebru tezhip formlarından yola çıkarak yeni bir dile ulaşmasıdır. Geleneksel formlardan çağdaş formlara varan bu estetik dille Gürel: Tarihsel estetik imgenin yenileşmesi, değişmesi ve yeni bir form alışına doğru hareket ederken kendi göstergelerini de bize tanıtmaktadır. Bu göstergeler biçimsel olduğu kadar tematik, tematik olduğu kadar da felsefi ve düşünseldir de. Sanat ifadesi sanatçıya göre sadece form düzeyinde kalan bir olgu değildir. Bu alaşımı sağlayan duygu ve akıl birliğidir en başta. Ve bu birliğin bir dili olmalıdır ki bir söz ya da kelamdır önemli olan. Çünkü sonuç olarak resim sanatı da bir dildir. Geleneğimizin zengin mirası sanatçının zengin duyu verileriyle buluşunca ortaya çıkan görsel estetik boyutta bir keşfin yaşandığına tanıklık yaparız. Ebru’nun spontane normlarını akılcı bir biçimde resim diline taşımak ve resim teknikleriyle kaynaştırmak, öte yandan Ebru’nun yapısında bulunan doğal oluşumu resim dili ile pekiştirmek. Estetik bir sentezde varılan bu noktada sadece biçimsel bir varış değil ancak ‘Anlam’ çok önem taşımaktadır. Peyami Gürel’in burada yaptığı geleneksel dilden çağdaş dile anlam kurgusu bize yeni bir buluşmanın ve estetikte yeni bir dilin muştusunu vermektedir.
Sanatçıda anlam boyutu se mbollerle ilerler. Ebru, hat, tezhip eksenli çıkış noktaları ile kendi geometrisini kurar. Hat’ın grafiksel ölçülü sistematiği, tezhip’deki ölçü ve mantık, Ebru’daki spontane oluş ve gizli matematik tasarlanan estetik dilin merkezlerle bütünleşmesini sağlamaktadır. Burada önemli olan bu geleneksel formlara katılan sanatçının yaratıcı zihin yorumu ve özgün bakışıdır. O açıkça yeni bir dilin ardındadır. Yeni dil arayışı ise zihninin ve yönelişlerinin yeni formlarını keşfetmek anlamını taşır. Kendi taze bakış açısına ve yaklaşımına ulaşmak ve resim sanatı teknikleriyle harmanlayarak mekana değin yeni bir söylem başlatmak. Sanatçıda açığa çıkması gereken algı ve duygu boyutları onun estetiğinin çekirdeğini oluşturmaktadır. Bu kendini bırakış halinde evrenle bir uyum ve bu uyum sonucu kendinde gizli olarak bulunan potansiyellerin ve yönelişlerin açığa çıkmasıdır aynı zamanda. Gayp aleminin gizli elemanları tuvalde şekillenmekte ve belirmektedir böylece. Bu belki iç dünyasında büyüyen bir sevgi duyumu potansiyeli olduğu kadar güneş sisteminde var olan dairemsi gök cisimleri ve üst-uzayda yaşayan göksel canlı formlara bir çağrışım yapmaktır. Sanatçı Peyami Gürel için duyular üstü görünmez alemin elemanları tanımamız gereken ve bu dünyaya tamamlayan elemanlardır. Subjektif bir sınırlama getirdiği tuvallerinde sık sık tanıklık yaptığımız dairemsi form sanatçının iç boyutu ile yüzleşme, ilksel dünyalara bir gönderme, varoluşun ilk halleri, yaradılış boyutundan sadece bir kesittir ve bir iç uyum elde etme ve öz benliğimizi dönüştürebilmekle de ilgilidir. O klasik bir çağdaş olarak eserlerinde her birimizi doğuştan donanımlı olarak geldiğimiz kainat bilgilerini benliğimizi aşarak ulaşmamız gerektiğine inanan bir mistiktir.

Hiç yorum yok: