2 Ocak 2008 Çarşamba

pablo picasso

Pablo Picasso, 25 Ekim 1881 tarihinde, İspanya' nın güneyinde, Malaga' da büyük beyaz bir evde, saat 23.15' te dünyaya geldi. Doğumu oldukça zor olmuş, dünyaya geldikten sonra uzunca bir süre nefes alamayınca amcası Dr. Don Salvador burnundan hava üfleyip soluk alıp verme refleksinin başlamasını sağlamıştır.Endülüslü tanınmış bir aileden gelen babası Don Jose Ruiz zeki, kültürlü, güzel konuşan, ancak biraz üşengeç bir ressamdı. Sanat enstitülerinde resim öğretmenliği yapıyordu. Yemek odası dekorasyonunda uzmanlaşmıştı. En sevdiği motifler kuş tüyleri, yapraklar, papağanlar, leylaklar ve özellikle de güvercinlerdi. Pablo, babasının model olarak kullanmak için beslediği güvercinler arasında büyüdü. Dokuz yaşında iken Don Jose, kendisinin başladığı bir resmi Pablo' nun mükemmel bir şekilde tamamladığını görünce paletini ve fırçasını oğluna armağan ederek onu ressam olarak yetiştirmeye karar verdi. Çocukluk döneminde güvercinler kadar babası ile birlikte her yıl gittiği corridaya (boğa güreşi) karşı hayatı boyunca büyük bir tutku besledi.Don Jose' nin 1891' de İspanya' nın kuzeyinde La Corugna' da sanat okulunda resim öğretmenliğine başlamasından sonra Pablo burada tüm resim tekniklerini öğrenmiş, ancak 11 yaşına gelmesine rağmen okuma, yazma ve hesaplamada en temel bilgileri kavramada güçlük çekmişti. Diploma sınavını öğretmenlerin yardımı ile geçti. Bu tarihlerden itibaren yaptığı yakın akrabalarının portreleri sanatsal yaşamında büyük bir sıçrama noktasına ulaşmış, kendi deyimi ile Rafael kadar güzel resimler yapmıştır. Bundan sonra resim yapmak onun için bir yaşam biçimine dönüşmüştür.1895 yazı başında tatil için ailece Malaga' ya dönerlerken Madrid' de mola verirler. Don Jose oğlunu Prado Müzesi' ne götürür. Pablo, Velasquez, Zurbaran, Goya, El Greco gibi büyük ressamların eserlerini derin bir şaşkınlık ile izler. Müzede gördükleri Pablo' nun resim yeteneğini geliştirmesinde çok önemli rol oynayacaktır.Okul mevsimi gelince bu kez yine kuzeyde kalan Barselona' ya yönelirler: Babası Güzel Sanatlar Okulu' na atanmıştır. Katalanca konuşulan bu şehirde Fransız etkisi hakim olup kültür-sanat çok gelişmiştir. Pablo, zengin, verimli, canlı bir şehir olan Barselona' yı çok sever.On dört yaşında iken yetenekleri ve babasının israrı sayesinde katı gelenekleri olan, esas olarak antik sanat eğitimi veren La Lonja' ya kabul edilir. Akademide Manuel Pallares adındaki bir ressamla dost olur. Bu dostluk ona okulun zahmetli derslerinden çok daha fazlasını kazandıracaktır.1897 sonbaharında tek başına (biraz da üstüne fazlaca düşen babasından uzaklaşmak için) Madrid' e gider. Krallık Akademisi' nin yarışmasına katılır. En az Barselona' daki kadar şaşkınlık uyandıran bir başarı kazanır. Bir gün içerisinde derslerin hepsini olağanüstü başarı ile tamamlamıştır. Kışı Madrid' de yalnız, beş parasız ve aç geçirir. Kendini tümüyle resme verir, burada hemen tüm sanat akımlarını tanıyarak kendine özgün bir biçem bulmaya çalışır.1898 baharında hastalanınca Barselona' ya geri döner. Ressam dostu Manuel Pallares onu kendi köyüne (Horta de San Juan) davet eder. Bu gerçekten Pablo' nun kır hayatı ile ilk karşılaşmasıdır. Yıllar sonra bile: "Bildiğim ne varsa, hepsini Pallares' in köyünde öğrendim", diyecektir.1899 baharında Barselona' da genç şair Jaime Sabartes ile tanışır, yıllar içerisinde Sabartes onun en sadık dostu, hayat arkadaşı ve yardımcısı olacaktır. Bir süre Els Quatre Gats (sahibi tarafından Montmartre' nin ünlü kabaresi Le Chat Noir' ın anısına bu ad verilmiş) kahvesine devam eden Pablo, burada genç müzisyenler, şairler ve isyancı siyasetçiler ile tanışır ve 1 Şubat 1900 günü ilk sergisini açar: İnce uzun salonun sigara dumanı ile kararmış duvarlarına 150 kadar desen iğne ile tutturulmuştur.1900 yılı Ekim ayında Pablo bu çevreden yakasını kurtarmak için, yeni dostu Carlos Casagemas ile Paris' in yolunu tutar. O yıllarda Paris resmin başkenti olarak ün salmıştır. Picasso tek kelime Fransızca bilmediği halde, diğer bir sürü ressam gibi ucuz yemek, eğlence ile canlı tartışmaların merkezi Montmartre' a yerleşir. Birkaç ay içerisinde başta Louvre olmak üzere müzelerin tümünü gezer. İzlenimcileri, Degas, Toulouse Lautrec, Van Gogh ve Gauguin' i inceler. Fenike ve Mısır sanatına hayran kalır. Kış ortasında dostu Casagemas çektiği aşk acısı yüzünden kafasına tek bir kurşun sıkarak intihar eder. Derin bir keder içerisinde, arkadaşının naaşını Barselona' ya bırakıp 1901 ilkbaharında Paris' e geri döner. Bu kez Clichy bulvarı 130 numarada küçük bir oda tutar. Burada yaptığı resimlerinde "Mavi Dönem" başlamıştır. El Greco' nun etkisinin görüldüğü bu dönem resimlerinde konuların basit duygusallığına rağmen biçimsel yönden değişim dikkati çekmektedir: İnsan figürlerinde vücut, eller, ayaklar ve parmaklar uzamış, mavinin tüm tonları ağırlıklı olarak çalışılmıştır. İskelet kemikleri çok belirgindir. Bu dönemde imza annesinin adı olan Picasso'yu kullanmaya başlar.Bu arada çağın en büyük yontucusu Rodin' in yapıtlarını görmesi onun yaşamına yeni bir boyut kazandırmış ve ilk kez plastik çalışmalara başlamıştır.Haziran ayında resim tüccarı Ambroise Vollard' ın galerisinde Picasso' nun tuvalleri sergilenir. Bu sıralarda genç şair ve sanat eleştirmeni Max Jacob' la tanışır. Onun doğruluğuna, yargılarının özgünlüğüne, parlak coşkusuna hayran kalır. İspanyol ressam arkadaşları ile birlikte gündüzleri Max' ın küçük, soğuk otel odasında şiir dinler, akşamları Montmartre' ın kabarelerine takılır, arada -bilet bulabilirse- Moulin Rouge' a gider.1904 yılına kadar Barselona ile Paris arasında bir çok kez mekik dokur. İki şehri de büyük bir aşkla sevmekte, birini ötekine tercih edememektedir. Parasızlıktan arkadaşı Max Jacob' un odasına taşınır. Tek yatakları ve tek bir silindir şapkaları vardır. Bunları ortaklaşa kullanırlar. Max geceleri -Picasso çalışırken- uyur, gündüzleri işe gittiğinde yatak Picasso' ya kalır. Açlık ve sefalete rağmen arkadaşlarından memnundur.1904 yılında fırtınalı ve yağmurlu bir akşamda yeni taşındığı atölyenin (Bateau-Lavoir) girişinde Fernande Olivier ile tanışır, ona aşık olur. Kısa bir sonra kız atölyeye yerleşir. Picasso onun binlerce resmini yapar. Ancak parasızlık yüzünden zor günler geçirirler. Isınmak için kömür bile alamazlar. Picasso, geceleri kafasının üzerinde sallanan bir gaz lambası ışığında, gaz satın alamadıysa sol elinde tuttuğu mum ışığında resim yapar.Picasso çalışabilmek için her zaman yalnızlığa gereksinim duymuş, ama arkadaşsız yaşamayı da becerememiştir. Şiirden çok hoşlandığı için dostlarının çoğu şairdir. 1905 yılının sonbaharında yarı İtalyan yarı Polonyalı, coşkulu şair Guillaume Apollinaire ile tanışır. Bu yıllarda Picasso' nun resimlerinde muhtemelen Fernande' nin etkisi ile "Pembe Dönem" başlamıştır. Ayrıca haftada bir arkadaşları ile sahne arkasında buluştuğu Medrano sirki ile ilgili resimler yapar. Bu dönemde daha önce hiç olmadığı kadar "nü" ile ilgilenir. Artık resimlerinde pembe renk ağırlıklıdır. Figürler daha güzelleşmiş ve bakımlı bir hal almıştır.Heykeltraş Paco Durio ve Manolo Hugue, ressam Canals ve şair Max Jacob Picasso' nun resimlerini koltuklayıp satmak üzere yollara düşerler. Çünkü Picasso resimlerini halka göstermeyi reddetmekte, yapıtlarını anlayabilmek için kendisine aptalca sorular yönelten insanlardan sıkılmaktadır. Öte yandan tabloları satın alabilecek güçteki amatör koleksiyon-cular Picasso' ya ilgi duymaya başlamıştır. Bunlar arasında Leo ve Gertrud Stein resimlerinden o kadar etkilenirler ki bir çırpıda sekiz yüz franklık tablo satın alıverirler. 1906' da beklenmedik bir olay gerçekleşir: Galerici Ambroise Vollard pembe dönem tuvallerinin bir kısmı için iki bin frankı gözden çıkarır. Haziran başında Yunanlı politikacı Venizelos' un oğlunun tavsiyesi üzerine Fernande ile birlikte Barselona yakınında İspanya Pireneleri' nin eteklerindeki Gosol kasabasına tatile giderler. Gosol Picasso için yeni bir dönemin başlangıç yeri olur. Her zamankinden daha güçlü bir istekle resim yapmaya koyulur. Konu olarak yine insanları, manzaraları ve evleri seçer. Ve Fernande' nin dingin güzelliğini. Yaz sonunda birlikte Paris' e dönerler.1906 yılı sonlarında Picasso artık yalnızca resim ve desen alanında değil, heykel ve gravürde de tanınmaya başlamıştır.1907 Temmuz' unda Trocadero' daki Antropoloji Müzesi' nde gördüğü Afrika maskeleri ve heykelleri onu derinden etkiler. İnsanoğlu ile doğa arasındaki ilişkinin apaçıklığı, korku, şiddet, sevinç gibi duyguların dolaysız anlatımı onu allak bullak eder. Biçimler son derece basit ve geometriktir. Bundan böyle yaşayacağı dönüşümün ilham kaynağı belli olmuştur. Bu dönemde ürettiği ilk resim Gertrude Stein' ın portresidir.1907 sonunda, Picasso birkaç ay önce başladığı dev tabloyu bitirmek için atölyesine kapanır. Sonunda kapıyı açınca resmi gören dostları şaşkınlık içerisinde kalırlar. Resim rönesanstan bu yana süregelen tüm kurallara karşıdır. Matisse, büyük ressam kızgındır! Pablo' nun yakın dostu Braque: "Bu bize üstüpü yedirmek ya da gazyağı içirmek istemen gibi bir şey!" der. Picasso' ya her zaman körükörüne bağlı olan Apollinaire bile dostunu eleştirir. Dahası atölyeye onunla birlikte gelen tanınmış bir sanat eleştirmeni, kibarca kendisini karikatüre vermesini öğütler. Onu sadece bir kişi destekler: İleride 20. yüzyılın en büyük modern resim taciri olacak olan Alman koleksiyoncu Kahnweiler. Skandal yaratan tablonun başlangıçta ismi "Le Bordel [genelev]" dir. 20. Yüzyılın en büyük sanat akımlarından biri olan "Kübizm" in başlangıç noktası olacaktır. Birkaç yıl sonra resme "Avignonlu Kızlar" ismi verilir.Resmin yarattığı skandal ve eleştiriler Picasso' nun dostluklarını etkilemez. Daha düzenli çalışmaya başlamıştır. Bütün gününü resme ayırmakta, geceleri eğlenebilmektedir. Artık Montmartre yerine, Montparnasse' da "La Closerie" adlı birahaneye takılmaktadır. Çünkü burada yeni bir edebiyat topluluğu yanısıra ressam, heykeltraş ve müzisyenler haftalık ateşli toplantılar yapmaktadır.1908 sonbaharında arkadaşı Braque' ın ilk kübist resimleri sergilenir. Aynı zamanda Picasso' da onun gibi donuklaştırılmış yeşil-kahverengi tonlarla basit geometrik şekillerden oluşan figürler ve manzaralar resmetmeye koyulmuştur. Bu iki dost uzun yıllar �kübizm� akı-mının baş oyuncuları olurlar. Bu yıllar Picasso' nun en yaratıcı dönemi olarak kabul edilir.1909 Temmuz' unda Fernande ile birlikte arkadaşı Pallares' in köyü olan Horta de San Juan' a giderler. Geçen on yıl içerisinde köyde hiçbir değişiklik olmamıştır, ancak bu kez yaptığı peyzajlar tamamen farklıdır. Var olan manzarayı olduğu gibi tuval üzerine geçirmek yani kopyalamak yerine yalın geometrik şekiller ile özgürce yorumlamaktadır. Cezanne' ın deyimi ile doğayı silindir, küre ve koniler ile işlemektedir.Horta' dan çok sayıda tuvalle dönerler. Tacir Vollard hemen bunları galerisinde sergiler. Halk genel olarak bu yeni kübist eğilimden pek hoşlanmasa da tabloların çoğu satılır. Picasso hayranlarının sayısı artmış, bu gruba Ruslar, Almanlar ve Amerikalılar da eklenmiştir. Picasso daha üç yıl öncesine kadar içerisinde bulunduğu sefaletten kurtulmuştur.1909 Eylül' ünde Fernande ile birlikte Clichy Bulvarı 11 numaradaki büyük, aydınlık atölye-eve taşınırlar. Evin pencereleri okyanus kadar büyük bir çayırlığa bakmaktadır. Yaşam biçimleri ve çevreleri kökten değişmiştir. Ama buna rağmen Picasso evi ıvır zıvırlarla doldurmaktadır. Gitarlar, acaip şekilli şişeler, değişik renkli bardaklar, duvar halıları, Afrika maskeleri ile hayranlık duyduğu ressamların (Matisse, Rousseau, Cezanne) tabloları evin içerisinde darmadağın durmaktadır. Picasso kendisinin de her zaman söylediği gibi ince beğeniden ve uyumdan hiç hoşlanmamaktadır.1910 yazında Picasso ve Fernande İspanya-Fransa sınırında Pireneler'in eteklerinde son derece sevimli bir kent olan Ceret' de şair ve sanatçı arkadaşları ile birlikte konaklarlar. Daha sonra buraya üst üste üç yıl gelirler. Son gelişlerinde Pablo ve Fernande ayrılır.Picasso Fernande' den sonra onun arkadaşlarından Eva (asıl adı Marcelle Humbert) ile flört etmeye başlar. Onunla Güney Fransa' ya giderler. Dönüşte Avignon' a yakın bir villa kiralarlar. Braque ve eşi de onlara yakın bir yere yerleşir. İki ressam burada kübizmin en zengin ürünlerini verirler. Picasso olağanüstü çalışma isteğine yeniden kavuşmuştur. Yaptığı tablolarda aşkını ifade eden (Ma Jolie "Güzelim") gibi (o sıralarda çok sevilen bir şarkı ismi) sözcükler de kullanır. Bu arada yine Braque ile birlikte ilk kez kolaj tekniğini geliştirirler; buldukları gazete ve duvar kağıtlarını resimlerine derinlik boyutu oluşturacak şekilde yapıştırırlar.1912 Sonbaharında Picasso ve Eva Montparnasse'a taşınırlar. Le Dome, La Closerie des Lilas ve La Couple gibi meşhur kahvelerde dünyanın her yerinden gelen sanatçılar ile arkadaşlık ederler.1 Ağustos 1914' te Fransa ile Almanya arasında savaş başlayınca arkadaşları Braque, Apollinaire, Leger ile Derain askere alınırlar. Pablo İspanyol olduğu için silah altına alınmamıştır. Savaş tam da kübizm büyük bir ivme kazanmışken patlak vermiştir. Geride onunla kalan tek arkadaşı Max Jacob manastıra kapanır. Eva ise hastadır, giderek zayıflar, korkunç acılar çektikten sonra 14 Şubat 1915' te hayata gözlerini yumar.Paris' te yapayalnız kalan Picasso, kübizme ve resimlerine hayranlık duyan Jean Cocteau ile tanışır. Onunla birlikte ünlü Rus koreograf Sergei Diaghilev' in dünyaca ünlü bale grubunun yeni oyununda dekor ve kostüm çizmek üzere Roma' ya gider. Diaghilev yeni projesinde modern sanat ustalarının dansa katılımını arzu etmektedir.17 Mayıs 1917 tarihinde, Paris' te sahnelenen "Sürrealist" Parade balesi hiç de coşkulu karşılanmaz. Birkaç ay sonra Diaghilev, grubu Barselona' ya götürür. Picasso da onlara eşlik eder. Dansçılardan bir Rus generalinin kızı olan Olga Kokhlova' ya aşık olmuştur. Onun olağanüstü güzel bir resmini yapar. 12 Temmuz 1918' de evlenirler, Paris' in lüks bir semtinde ev tutarak, yeni dostlarını ağırlarlar. Picasso artık eski dostları ile pek az görüşebilmektedir. Apollinaire ağır bir gribe yakalanır, hayata veda eder. Picasso bu sıralarda belki de karısı Olga' nın etkisi ile resim biçemini de değiştirir. Tam bir geri dönüş yaparak klasik resme başlar. Eleştirmenler onu kübizme ihanet etmekle suçlarlar.Şubat 1921' de ilk çocukları Paulo doğar. Picasso oğluna hayrandır. Karısını da çok sevmektedir. Ancak bu yeni kentsoylu hayattan memnun değildir. 1925 yılına kadar klasik resim yapmaya devam eder, ancak bu resimler kübizmin kazanımlarını da kullanan başka bir figüratif içeriğe sahiptir. Bu tarihte Picasso herkesi şaşkına çeviren bir resim ile klasik dönemine son verir: "Dans". Yeni tabloda şimdiye kadar görülmemiş bir şiddet hakimdir. Dansçıların kolları, bacakları çekiştirilmiş, yüzlerindeki çizgiler dört bir yana savrulmuş gibidir. Ürkünç yüzler, yele gibi saçlar, çivi gibi parmaklar. Muhtemelen artık iyi gitmeyen evliliği yüzünden patlama noktasına gelmiştir. Öte yandan 1924' ten bu yana giderek yaygınlaşan "Gerçeküstücülük" akımının çekim gücüne girmiştir: Bilinç altındaki tüm düşler kargaşa yaratacak bir güzellikte resmedilmektedir.1927 Ocağında soğuk bir kış günü metro çıkışında galeri "Lafayette" e alışveriş için giden Marie-Therese' yi görür. Hemen yanına giderek: "Ben Picasso, birlikte çok büyük işler yapacağız", der. Onun dingin güzelliğine çılgınca aşık olur. O tarihe kadar adını dahi bilmediği bu ressam Marie-Therese' nin güzel yüzünün binlerce resmini yapar. Bu resimlerde çıplaklık ön plandadır Ancak bu tutkulu ilişki yıllarca gizli kalacaktır.1931 yılında Paris yakınlarında güzel bir konak satın alır. Mutluluğu yeniden yakalamanın heyecanı ve arkadaşları Louis Fort ve Gonzales' in teşviki ile gravür ve heykel atölyesi kurar.Olga ile geçimsizlikleri artık dayanılmaz bir noktaya ulaşmıştır, 1935 yılı Haziran' ında ilk kez karısı ve oğluna yaz tatili için eşlik etmeyerek Paris' te kalır. Marie-Therese ise hamiledir. Picasso kendini çalışmaya verir. Destek olması için çağırdığı arkadaşı Sabartes de yanına gelir, Picasso' nun ölümüne kadar onun en yakın dostu ve sırdaşı olur.Birkaç ay sonra Marie-Therese ona bir kız çocuğu doğurur: Maya. Ancak ondan bir türlü ayrılmak istemeyen Olga yüzünden sinirleri bozuktur. Kolay kolay işe yoğunlaşamaz. Bir mektubunda: "Bu hayatımın en kötü dönemi." der. Herkesten uzaklaşarak şiir yazmaya başlar.1936 yılında İspanya' da General Franco ile cumhuriyetçiler arasında iç savaş çıkar. Falanjistlerin zulmüne karşı Avrupa' nın her yerinden aydınlar destek vermektedir. Ancak haberler kötüdür. 1 Mayıs 1937' de kuzeydeki küçük Bask şehri Guernica' ya Franco' nun hizmetindeki Alman bombardıman uçakları insanlık dışı bir saldırı yaparak bin kadar masum insanı katleder. Picasso' dan Paris' te yapılacak sergide Cumhuriyetçileri temsilen bir resim yapması istenir. O da Guernica vahşetini resmetmeye karar verir. İki ay içerisinde 20. yüzyılın en güzel resmini tamamlar. Bu arada çalışmasını fotoğraflarla belgeleyen Dora Maar' a kapılır. Uzun bir süre Marie-Therese ile onun arasında gidip gelir.İkinci dünya savaşının başlamasından bir süre sonra Paris işgal edilir. Picasso, Guernica yüzünden Nazi' ler tarafından pek sevilmemektedir. Bir gün evine arama yapmak üzere Gestapo gelir. Bir Nazi subayı masanın üzerinde Guernica' nın fotoğrafını görünce sorar: "Bunu siz mi yaptınız?" Picasso yanıtlar: "Hayır, siz yaptınız!�"1944 ilkbaharında dostu Max Jacob Almanlar tarafından götürüldüğü yahudi toplama kampında öldürülür (10).24 Ağustos 1944 sabahı, Paris özgürlüğüne kavuşur. Savaştan sonra Fransa, İngiltere ve Amerika' dan binlerce hayranı Picasso' yu görmek üzere ziyaret eder. Ziyaretçiler küçük gruplar halinde atölyeye alınabilmektedir.1945 sonbaharında iki yıldır tanıdığı ressam Françoise Gilot ile yaşamaya başlar. Birlikte Güney Fransa' ya kendi deyişi ile "manzarası"na giderler. Picasso yeniden mutluluğu yakalamıştır. Françoise' nın sayısız portresini yapar. Ayrıca geçmiş ustaların (Rembrandt, David, Velasquez, Delacroix, El Greco, Poussin, Courbet, Manet) ünlü resimlerinin tekrar yorumu gibi konulara dönmüştür.1949 yılında Picasso' dan üyesi olduğu Komünist Parti tarafından Paris' te düzenlenen Barış Kongresi için bir afiş yapması istenir. Yaptığı güvercin resmi Avrupa' nın bütün kentlerinde duvarları kaplar ve barışın simgesi olur. Françoise' dan doğan ikinci çocuğunun ismini de Paloma (İspanyolcada güvercin demek) koyar. 1956 yılında Macaristan' ın Sovyetler tarafından işgaline kadar politik faaliyetlerine devam eder (8)1948' den beri yaşadığı Vallauris' te seramik ve çömlekçiliğe merak sarar ve bu konularda da herkesi şaşkınlıklar içerisinde bırakacak şeyler üretir. İki çocuğunun resimlerini yapar. 70 yaşına ulaşmasına rağmen her hareketi enerji ve canlılık doludur. Çocukları ile oynar, denize girer. Hayatının en mutlu günlerini geçirmektedir. Ancak bir süre sonra Françoise Picasso' dan ayrılır. İki çocuğunu da yanında götürür. Bütün bu üzüntü yetmiyormuş gibi kendisini bir sinema yıldızı gibi izleyen gazetecilerden bunalmıştır.Yeni sevgilisi Jacqueline Roque' la Cannes sırtlarında denize bakan "La Californie" adlı villasında gözlerden uzak bir yaşam sürmeye başlar. Sadece yakın arkadaşları ile görüşür.1958 yılında bir gün Picasso dostu Kahnweiler' e telefon eder: "Saint Victoire' yi satın aldım!." Cezanne' ın dağı betimleyen tablolarından birisinin söz konusu olduğunu düşünen Kahnweiler: "Hangisini" diye sorar. Oysa Picasso Vauvenargues şatosu ile Saint Victoire dağının Cezanne' nin resmettiği 800 hektarlık kuzey yamacını satın almıştır. Artık yerini soranlara: "Cezanne' da oturuyorum", demektedir.14 Mart 1961 tarihinde Jacquelin Roque ile evlenir. Cannes' e sekiz kilometre uzaklıkta küçük bir kasaba olan Mougins yakınlarındaki bir tepedeki çiftliğe yerleşir (4).1 Mayıs 1970' de son yıllarda yapmış olduğu resimleri Avignon' daki Papalar Sarayı' nda sergilenir.Fedakar dostu Jaime Sabarte' nin yardımları ile Barselona' da açılan Picasso Müzesi' ne neredeyse tüm gençlik yapıtlarını hediye eder.8 Nisan 1973' te ölüm haberi gelir. Daha yaşarken ölümsüzlük mertebesine ulaşan Picasso herkesi bir kez daha şaşkınlık içerisinde bırakıp gitmiştir.

Hiç yorum yok: